Doğa gereği, kadınların bağ dokusu çok esnek, karın ve kalçası ise yağlanmaya programlıdır. Nedeni; kadınların hamilelik durumunda ve hamilelik süresi boyunca karın ve çevresinin yeteri kadar esnemesi ve çocuğu koruyacak yağ dokusunun oluşmasını sağlamaktır. Aslında bu çok büyük haksızlık ama aksi durumda ya doğum yapmayacaktık ya da hiç esnemeyecek, her tarafımız da çatlaklar oluşacaktı.
Kadın vücudunda 20 milyon yağ hücresi vardır. Bu hücrelerin yoğunluğu popoda, bacaklarda ve karında yer almaktadır. Hareketsiz dönemlerde (sürekli oturarak çalışmak), yanlış beslenme durumunda, hormon seviyesinin değişim dönemlerinde (adet, hamilelik dönemi) ve aktivite yetersizliğinde bu yağ hücreleri kümeler halinde bağ dokusunun altına yerleşmekte ve baskı oluşturmaktadır. Kadın vücudunun kas ve bağ dokusu bir erkeğe göre maalesef çok zayıftır. Kadının; yaşı ilerleyince bir erkeğin vücuduna göre çok daha fazla bölgesel yağlanma ve vücudunda deformasyon oluşmaktadır. Kadın hormonları aynı zamanda vücutta ödem oluşması için de zemin hazırlamaktadır. Bir çok olumsuz etkenin yeterince mevcut olması artı zayıf bir bağ dokusu ile gevşek deri dokusu yağlanmayı ve selülit oluşumunu daha fazla artırmakta ve göze çarpmasını sağlamaktadır.
Bu sorunları çözmeye yönelik piyasaya her yıl bir çok cihaz çıkıyor. Teknoloji çok gelişti ancak bu cihazların hepsi gerçekten etkili mi, neye göre nasıl bir tercih yapmak gerekli?
Bu konuda kafalar çok karışmış durumda. Öncelikle şunu belirtmek gerekli; teknolojiden mutlaka faydalanmak lazım çünkü olağanüstü cihazlar geliştirildi. Bu cihazlar sayesinde çok genç ve diri bir vücuda sahip olmak artık mümkün. Ancak bu konuda bilgili olmak ve iyi araştırmamak gerekli. Öncelikle cihazı araştırmalısınız, bilgi edinmelisiniz ve sonra şu soruyu mutlaka kendinize sormalısınız “bu cihaz acaba benim sorunlarımı çözebilir mi?” Sorun nerede, vücudunuzun nasıl olmasını istiyorsunuz ve bu beklentiniz gerçekçi mi yoksa çok yüksek bir beklenti midir? Ne kadar süre de çözülür, bu süre size uygun mudur?
Tüm bu soruların yanıtı ve çözümü için; konunun uzmanı ile detaylı görüşme yapmalı, danışmanlık almalısınız. Birçok merkez ön bilgilendirme görüşmesini ücretsiz olarak vermektedir.
Paranızı, zamanınızı iyi değerlendirmek ve tabii ki çok iyi sonuç almak için, edindiğiniz bilgileri kendi mantık süzgecinizden geçirerek analiz yapmalı ve neyi tercih edeceğinize karar vermelisiniz. Bize en çok yöneltilen sorulardan bir tanesi “Seanslar bitince daha sonra tekrar aynı sorunu yaşayacak mıyım?”
Şunu unutmamak gerekli; vücudunuz yaşayan bir varlık. Bir obje, bir eşya değil… Objenin tadilatını yaptırıp vitrine koyabilirsiniz ve kullanmaya devam edersiniz ama sonuçta her kullanılan eşya gibi yıpranıyor, eskiyor, hatta modası geçiyor. Yeni bir araba aldığınızı düşünün, kullandığınız sürece beş bin kilometre on bin kilometre bakım yaptırmak zorundasınız, yaptırmazsanız çabuk eskiyecek daha büyük arızalar çıkartacak ve hatta bir gün sizi yolda bile bırakacak. Peki arabanız eskidiği zaman veya modeli geçtiği zaman ne yapıyorsunuz? Daha fazla masraf çıkarmasın diye ve güvenliğiniz acısından yeni model araba ile değiştiriyorsunuz. Oysa vücudumuzu komple veya parça halinde değiştirme imkanımız olsaydı ben eminim birçok insan ne gerekiyorsa maddi ve manevi hemen gerekeni yapacaktı ve değiştirecekti. Demek ki böyle bir imkanınız yok ve sıfır kilometre de olmadığınıza göre o zaman fit ve sağlıklı bir vücuda sahip olmak istiyorsanız sürekli bakım yaptırmalısınız. Ve siz de çok ciddi emek harcamalısınız. Demek ki yukarıdaki sorunun cevabı seanslar bittikten sonra uzmanın önerdiği şekilde koruma olarak bir devamdır.